20 Şubat 2015 Cuma

Kocam İşteyken Öğrencim Sikti

Merhaba ben Sibel. 40 yaşında, 1.70 boyunda, 73 kilo ağırlığında, beyaz tenli, dolgun ve diri vücutlu bir bayanım. Evliyim. Ben de bir Lisede öğretmenlik yapıyorum (Kusura bakmayın hangi Lisede öğretmenlik yaptığımı yazmıyorum, ayrıca isimleri de değiştirdim!). Kocam ise uluslarası TIR şöförlüğü yapıyor. Kocamı çok seviyorum, ama cinsel hayatımız nasıl olur bu durumda, siz düşünün. Bu anlatacağım olayı yaşadığımda, kocam yurtdışına gideli 15 gün kadar olmuştu.
O gün okuldan çıktım, eve gidecektim. Otobüste bir yer buldum ve oturdum. Otobüste, bizim okuldan birçok öğrenci vardı. Yanımda ise Emre adındaki öğrencim dikiliyordu. Emre aynı zamanda karşı komşumun oğluydu. 16 yaşında, ama biraz utangaç birisiydi, yani pek arkadaşlarıyla takılmazdı, ama yakışıklı sayılırdı.

Neyse, otobüs duraklardan yolcu aldıkça kalabalıklaşmaya başladı.
Yanıma yaşlı bir teyze geldi, ben de kalkıp yerimi ona verdim. Ama arkamı Emreye dönüp tutununca, Emre de ister istemez arkama dayandı. Ben ne olduğunu anlamak için sağıma soluma bakarken hak verdim çocuğa, çünkü kimse kıpırdayamıyordu. Emreye,
“Oğlum geri gitsene biraz!” dedim. O da,
“Öğretmenim kıpırdayamıyorum!” dedi.
Biraz yan dönmeye çalıştım, ama nafile. Bir müddet sonra arkamda bir sertlik hissetmeye başladım, Emrenin yarrağı kalkmaya başlamıştı. Dönüp baktığımda Emrenin yüzü kıpkırmızı olmuştu. Resmen öğrencim tarafından otobüste taciz ediliyordum. İçim bir tuhaf olmuştu, 15 gündür de yarrak yüzü görmediğim için, amım sulanmaya başlamış, ne yapacağımı bilemez haldeydim. İşin ilginç yanı, giderek de zevk almaya başlamıştım ve arkamdaki sertlik te iyice büyümüştü.

Ben zevk aleminde gezerken, Emrenin,
“Öğretmenim siz inmiyor musunuz?” demesiyle irkildim. İneceğimiz durağa gelmiştik, ama ben halen orda öylece duruyordum. Hemen kalabalığın arasından sıyrılıp indik ve yürümeye başladık…


Emreye, “Otobüste ne yaptığının farkındamısın sen?” dedim. Emre de,
“Yemin ederim öğretmenim, istemeyerek oldu!” dedi.
“Tamam, ama bir daha böyle birşey istemiyorum!” dedim.
Aslında istiyordum da, ama öğrencim olduğu için böyle demek zorunda kaldım. Apartmana girdiğimizde Emrenin yüzü halen kıpkırmızıydı. Bir an (Şuna kendimi siktireyim!) diye düşündüm, ama hemen vazgeçtim. Eve girdiğimde amım cayır cayır yanıyordu, hemen odama gidip, kocam olmadığı zaman bana kocalık yapan Vibratörü aldım çekmeceden, pantolonumu ve külodumu çıkardım, yatağa yatıp bacaklarımı araladım, hiç ıslatmaya gerek duymadan Vibratörü amıma soktum, çünkü amım sırılsıklamdı.

Vibratörü amıma sokup çıkartırken Emreyi düşünmeye başladım, sanki Emre beni sikiyordu. Gitgide hızlandım, sonra öyle bir boşaldım ki, ben bile şaşırdım. O zevkle,amımda Vibratörle, iki yana elimi koydum ve uyuyup kalmışım…

Uyandığımda amımda Vibratör halen duruyordu, amımdan çıkarıp kalktım. Kendime inanamıyordum, öğrencimle sikiştiğimi düşünüp boşalmıştım. Banyoya girdim, duş alıp çıktım. Telefon çaldı. Kocam, “Yarın ordayım karıcığım!” dedi. Ben de onu çok özlediğimi söyledim.
Ertesi günü okula giderken yine Emreyle aynı otobüs durağında beklemeye başladık. Emreyi yanıma çağırıp ona gülümseyerek,
“Tamam, dün bilmeyerek birşeyler oldu, ama bugün otobüste arkama geçme!” dedim. O da,
“Tamam öğretmenim!” dedi, ama yine kızarmıştı. Neyse, akşam okuldan sonra eve geldiğimde kocam evdeydi. Hemen sarıldım kocama ve öpüşmeye başladık. Beni yatak odasına götürdü, hemen soyunduk ve ufak bir ön sevişmeden sonra beni sikmeye başladı. Bacaklarım omzundaydı, beni öyle bir sikiyordu ki, anlatamam. Kocamın yüzüne baktığımda Emreyi görüyordum, kendime inanamıyordum, kocamla sikişirken Emreyi düşünüyordum. Kocamla bir güzel sikişmiştik, ama beni kocam mı sikti, Emre mi sikti anlayamamıştım.

Sikiştikten sonra kocam yanıma yattı ve bana,
“Sen bir başkasın karıcığım!” dedi. Ne demek istemişti? Demek ki kocam dışarıda başkalarıyla da sikişiyordu. Bir an kızmıştım, ama daha sonra hak verdim, ben nasıl Vibratörle falan kendimi rahatlatıyorsam, kocamın da rahatlamaya ihtiyacı vardı. Kalkıp bir duş aldım. Daha sonra yiyecek birşeyler hazırladım. Yemeğimizi yedikten sonra, 3 sefer daha sikiştik. Ertesi günü Cumartesi olduğu için geç kalktık. Kahvaltıda kocam,
“Yarın yine gidiyorum!” dedi. Ben de,
“Daha yeni geldin?” dedim. Acele gitmesi gereken yük olduğunu falan anlattı.
“Tamam…” dedim. O da bana,
“Üzülme canım, napalım ekmek parası…” falan dedi. O gün kocam beni kaç kere sikti hatırlamıyorum, ama her sikişinde Emreyi düşündüm. Ertesi günü kocam gitmişti…

Aradan yarraksız 5 gün daha geçmişti. Günlerden Cuma akşamıydı, kapı çaldı, Emrenin annesiydi.
“Biz köye gidiyoruz, bizim oğlana bakar ol hoca hanım!” dedi. Ben de,
“Tabi, ben de yalnızım zaten, yemeğini falan veririm, merak etmeyin!” dedim. Teşekkür etti ve gitti. Ben kapıyı kapatır kapatmaz kendi kendime (Sibel aradığın fırsat bu, siktir şu çocuğa kendini!) dedim ve hemen bir plan yaptım. Ertesi günü öğleye doğru kapıyı çaldım, Emre açtı kapıyı. Benim üzerimde uzun bir tişört, altımda da bir şort vardı. İçimde sütyenim olmadığı için göğüslerimin uçları belli oluyordu. Emrenin de yataktan yeni kalktığı belli oluyordu, uykulu gözlerle bana bakıyordu.

“Hadi elini yüzünü yıka kahvaltıya gel!” dedim. Ama o beni süzmekten cevap verememişti. Ben de,
“Ne bakıp duruyorsun, hadi!” dedim. Toparlanıp,
“Tamam öğretmenim!” dedi.

Ben gittim kahvaltıyı hazırladım. 5-10 dakika sonra da Emre geldi. Ona gülerek,
“Gel bakalım Emre, öğretmenliğini yapıyoruz, bakıcılığını da yapalım!” dedim. Ama içimden (Senin seks öğretmenliğini de yapacağım!) diyordum. Kahvaltımızı yaptık, Emre kaçamak gözlerle bana bakıyor, ben ona baktığımda hemen kafasını çeviriyordu. Kahvaltıdan bir müddet sonra evlerine gitti. Akşam üstü yine kapısını çaldım. Ama bu sefer altımda şort yoktu, üzerimde sadece tişört vardı, o da kalçalarımı anca kapatıyordu.
“Hadi gel yemek hazır!” dedim. Ama o,
“Ben birşeyler atıştırdım, sağol öğretmenim.” dedi.
“Uzatma, hadi gel, yemek yiyeceğiz!” dedim.
“Tamam öğretmenim!” dedi, birlikte benim eve geldik. Yemeğimizi yedikten sonra, salona geçtik… Kocamın Avrupadan getirdiği viskiler geldi aklıma, Emreye,
“Hiç içki içtin mi?” dedim. Ama Emre beni duymuyor, bacaklarıma bakıyordu.

Emreye, “Sana diyorum?” dedim.
“Efendim öğretmenim?” diyerek irkildi. Tekrar,
“Hiç içki içtin mi sen?” diye sordum.
“Hayır!” dedi. Kalkıp bir viski açtım,
“İstermisin?” dedim.
“Hayır!” dedi. Ben de,
“Bak bu cesaret getirir insana!” dedim.
“Tamam, içeyim…” dedi. Birer duble doldurdum, içtik. İkinci dubleyi içerken,
“Emre kız arkadaşın var mı?” diye sordum.
“Hayır yok öğretmenim, kızlarla aram pek iyi değildir.” dedi.
“Niye?” dedim.
“Ne bileyim, utanıyorum onlarla konuşurken!” dedi.
“Niye utanıyorsun? Bak benle nasıl konuşuyorsun!” dedim.
“Bilmiyorum…” dedi.
“O gün benim arkama dayadığında hiç utanmamıştın, şimdi de bacaklarıma bakarken hiç utanmıyorsun!” dedim. Yerinden kalktı ve
“Ben gideyim artık…” dedi. Ben de hemen kalkıp,
“Nereye gidiyorsun? Beni o günden beri azdırdın, beni siktiğini düşündürüp duruyorsun, şimdi nereye gideceksin?” dedim ve dudaklarına yapıştım…

Öyle bir öpüşmeye başlamıştık ki, artık iş çığrından çıkmıştı. Elimi yarrağının üstüne attım, yarı kalkık yarrağı gitgide büyüyordu. Hemen üzerimdeki tişörtü çıkardım, göğüslerim gözlerinin önündeydi, öylece bakıyordu.
“Ne bakıyorsun, em yala onları!” dedim ve başını tutup göğüslerime yapıştırdım. Emmeye yalamaya başlamıştı. Ben zevkten ne yapacağımı şaşırmıştım, ayrılıp altımdaki külodu da çıkardım. Ona da,
“Soyun!” dedim. Üstündekileri çıkardığında yarrağı kazık gibi olmuştu, kocamın yarrağından büyüktü. Hemen yarrağına yapıştım ve ağzıma aldım. Yaladıkça daha da büyüyordu sanki. Taşaklarını falan yaladım, ağzıma tekrar aldım.

Emre de saçlarımdan tutmuş ağzıma sokup çıkarıyordu. Birden titremeye başladı. Boşalacağını anladım, ama emmeye devam ettim. Birden döllerini ağzıma fışkırtmaya başladı. Ben emdikçe o boşalıyordu. Bütün döllerini yutmuştum…  Ayakta durmakta zorlanıyordu ve koltuğa oturdu. Yarrağı elimdeydi, önünde diz çökmüş vaziyette,
“Nasıl, hoşuna gitti mi?” dedim.
“Evet!” dedi. Ben de başımı yarrağına gömdüm ve eski halini alana kadar yaladım ve kalktım, elinden tutarak yatak odasına götürdüm. Yatağa yattım, bacaklarımı iki yana açtım ve
“Hadi, yala amımı!” dedim.
Emre üzerime uzandı, önce dudaklarıma yapıştı, bir müddet öpüştükten sonra aşağılara göğüslerime geçti. Oradan amıma doğru yol aldı. Amımı yalamaya başladığında, ben artık zevkten kıvranıyordum. Zaten bir dakika sonra inleye inleye boşaldım. Emre yalamaya devam etti 5 dakika kadar. Ben artık onu içimde hissetmek istiyordum, saçlarından tutup çektim ve
“Sik beni!” diye bağırdım. Emre de beni kırmayıp yarrağını amıma yerleştirdi ve yüklendi, köküne kadar sokup beni sikmeye başladı. Ben altında zevkten dört köşe olmuş kıvranıyor, o da bana köküne kadar sokup çıkarıyordu… Ben,
“Aşkım, canım benim, sik beni kocacığım, doyur beni yarrağa, öğretmenin sana kurban olsun!” diye inliyordum.
Emre üzerimde birden kasılmaya başladı. Boşalıyordu. Amımın içine akan sıcacık döllerini hissedebiliyordum. Tabi aynı anda ben de boşaldım. Emre üzerime yığıldı. Bir müddet sonra yanıma uzandı. Bana,
“Teşekkür ederim öğretmenim!” dedi.
“Asıl ben teşekkür ederim!” dedim ve dudaklarına yapıştım. Ordan göğüslerine, ordan da yarrağını ağzıma aldım. Yarrağını kaldırdıktan sonra üzerine çıktım ve zıplamaya başladım. 5 dakika kadar zıpladıktan sonra önünde domaldım ve beni öyle de siktikten sonra, içime bütün döllerini boşalttı, yanıma uzandı, bana tekrar teşekkür etti. Ben artık zevkten yerimden kalkamıyordum, öylece uyuyup kalmışız.

Sabah uyandığımda Emre yoktu. Amıma baktım, döller akıyordu, doğruca banyoya koştum. Kapıyı açtığımda Emre duş alıyordu, hemen yanına gittim ve beraber duş aldık, tabi önce beni duşta bir posta daha siktikten sonra!
Bir hafta boyunca, okuldan çıkışta eve gelip sikişiyorduk. Ama haftasonu kocam gelmişti ve 15 gün gitmeyecekti. Emrenin ailesi de dönmüştü. Kocam beni siktikçe, ben Emreyi düşünüyor boşalıyordum. Emreyle sikişmek için fırsat kolluyordum, ama 10 gün kadar geçmiş, Emreyle bir türlü fırsatını bulup sikişememiştim.

O gün benim son dersim boştu ve gitmeye hazırlanıyordum. Koridorda Emreyle karşılaştık. Emreyle iki aşık nasıl birbirine bakıyorsa, öyle bakışıyorduk. Emre de kitaplarını almış çıkıyordu.
“Nereye Emre?” dedim. Son derslerinin boş olduğunu söyledi. Ders zili çalmış herkes sınıflara girmişti, koridorda sadece ikimiz vardık. Emrenin elinden tutup çektim. Emre şaşırmış,
“Öğretmenim okuldayız, napıyorsunuz?” falan diyordu.
“Sus yürü!” dedim ve harita odasına girdik. Hemen arkadan kapıyı kilitledim ve “Seni çok özledim aşkım!” diyerek dudaklarına yapıştım.

Emreyle sanki senelerdir görüşmüyor gibi öpüşüyorduk. Bir yandan da gömleğinin düğmelerini çözüyordum. Atletini yukarı sıyırıp göğüslerini öpmeye, yalamaya başladım. Ordan aşağılara indim, kemerini çözdüm, pantolonunu indirirken içimi bir heyecan, bir mutluluk kaplamıştı. Çünkü 10 gündür kocam siktiği halde, beni bu yarrak sikiyormuş gibi hissediyordum. Ama beni şimdi gerçekten sikecekti…

Baksırını da indirdiğimde, işte genç sikicimin yarrağı karşımdaydı. Hemen ağzıma aldım ve yalamaya başladım. Emre de saçlarımdan tutmuş, ağzımın içinde gidip geliyordu. Zamanımız kısıtlı olduğu için hemen doğruldum ve Emrenin dudaklarına yapıştım. Emre de gömleğimin düğmelerini çözdü, sütyenimi çıkardı ve göğüslerimi yalamaya başladı. Ben zevkten dört köşe olmuştum ama inleyemediğimden dudaklarımı ısırıyordum. Bu arada Emre altımdaki kumaş pantolonun kemerini çözdü, fermuarımı indirdi, pantolonumla beraber külodumu da dizlerime kadar sıyırıp, masanın üzerine beni domalttı ve arkamda diz çöküp, zaten sırılsıklam olan amımı yalamaya başladı. Ben de zevkten ne yapacağımı şaşırmıştım. Ben zevk denizinde yüzerken, işte o an gelmişti, yarrağını amımda hissetmiştim. Emreye sadece,
“Sik beni!” dedim…
Ama Emrenin acelesi yok gibi, yarrağını amımın dudaklarında gezdiriyor, beni daha çok çıldırtıyordu.
“Hadi sok!” diye bağırdım ve Emre yarrağını amıma sokmaya başladı.

Köküne kadar sokunca, taşaklarını amımın dudaklarında hissetmiştim ve benim ağzımdan bir, “Oohhhhhh!” çıkmıştı. Emre içimde gidip geldikçe çıldıracak gibi oluyordum, tırnaklarımı masaya geçirmeye çalışıyordum. Bir müddet sonra Emre yarrağını amımdan çıkardı.
“Ne oldu?” diye döndüğümde, bana,
“Sırt üstü yat öğretmenim!” dedi, ben de yattım.

Bacaklarımı omzuna alıp amıma kökledi. Pantolonum ve külodum halen dizlerime kadar inikti. Yarrağı ateş gibi içimi dağlıyordu sanki. Emre şak şak sesleriyle beni sikerken, ben kaçıncıya boşalıyordum bilmiyorum. Ama artık o da gelmek üzereydi ve sarsılmalarla amıma döllerini boşaltmaya başlamıştı. O içime boşaldıkça, ben sanki göklerde uçuyordum. Ve ikimiz de bitmiştik. Amımdan çıkıp yanıma dikildi. Ona,
“Seni seviyorum aşkım!” diyerek dudaklarına yapıştım.
Tam o sırada zil çaldı, hemen aceleyle toparlanıp, ayrı ayrı harita odasından çıkıp öğrenci kalabalığına karıştık…

Otobüse binip eve doğru giderken arkama biri dayandı, dönüp baktığımda Emreydi. Gülümseyerek yola devam ettik. Otobüsten indikten sonra eve kadar beraber yürüdük. Asansöre bindiğimizde,
“Öğretmenim sütyeniniz bende kalmış!” dedi ve çantasından çıkardı.
İkimiz de gülümsedik ve tekrar dudaklarımız birleşti. Asansör durmuş, biz hala öpüşüyorduk. Bunun farkına vardığımızda başka bir kattan asansörü çağırdılar. Hemen durdurma düğmesine bastık ve asansörden indik. Vedalaşıp eve girdiğimde kocam yoktu. Hemen banyoya girdim ve duşumu aldım.
Kocam geldiğinde bana müjdeyi verdi, yola gidiyordu ve en az 20 gün yoktu. Tabi üzülmüş gibi yaptım, ama bu benim için bir müjdeydi. Artık ikinci kocam, öğrencim Emreyle 20 gün rahat rahat sikişecektim…


Öyle de oldu. Ama sırf 20 gün değil, kocam her gittiğinde gelip beni sikip gidiyordu. Emre de iyice sikişmeye alışmıştı, okulun bütün kaşar kızlarını sikiyor ve akşam gelip bir de beni sikiyordu. Şimdi üniversitede okuyor, ama her geldiğinde beni sikmeyi ihmal etmiyor :))

Oğluma Sikişmeyi Öğrettim

   Merhaba sex hikayesi sevenler. Kocamla boşanalı 6 yıl oldu. 17 yaşındaki oğlumla beraber yaşıyorum. Küçük yaşta evlendirilmiş amca çocuklarıydık kocamla… Ben daha kadınlığın, evliliğin ne olduğunu anlayamadan başka bir kadına kapılıp gitti. Bir daha da yüzünü görmedik, sadece bize bir arkadaşı ile kimseye muhtaç olmayacağımız bir para yollar..
        Oğlumla çok iyi anlaşırız. Birbirimizin arkadaşı, desteği, can yoldaşı olduk. Aynı şeylerden hoşlanır, her şeyi birlikte yapar ve ...
her yere birlikte gideriz. Aramızda sır, kaç göç yoktur. Her şeyi sakınmadan, çekinmeden konuşuruz. Ergenlik dönemini atlatabilmesi için, yanlış şeylere kapılmaması için cinsel eğitimini de ben verdim, merak ettiği her şeyi anlattım, her sorduğuna açıklıkla cevap verdim.
        Birbirimizin yanında çekinmeden soyunur, giyinir, evin içinde hele sıcak havalarda iç çamaşırlarımızla dolaşırız. Küçüklüğünden beri canı sıkıldığında korktuğunda gelir benim yanımda yatar, uyur. Yani birbirimizden hiç çekinmeyiz.

        O yaz hava çok sıcaktı. Sık sık duşa girip çıkıyorduk, üstümüzdeki fazlalıkları atmış, öyle dolanıyorduk evin içinde… Televizyonda yeni vizyona giren bir filme dalmıştık Film bitti, ben kalkıp mutfaktan buzdolabından dondurma almaya gittim. Bu sırada seksi bir film başlamış, nefis bir kadın striptiz yapıyordu ben içeriye girdiğimde…
        Tolga öylesine dalmıştı ki kadına, ağzı açık, içine düşecek kadar ilgiyle, eli apış arasında izliyordu filmi… Salonun girişinde şaşkınlıkla onu izledim ben de…   Oğlumu o ana kadar hiç böyle istekli, kadınlara ilgi duyan bir erkek olarak görmemiştim. Ben de oğlumu ağzım açık seyrediyordum. Beni fark ettiğinde çok utandı, hemen kanalı değiştirmeye çalıştı. Onun bu suçüstü yakalanmış, utangaç tavırları hoşuma gitmişti. Gülerek, 
        “Oğlum neden değiştirdin? Beğendiysen seyredebilirsin. Artık yetişkin bir erkeksin sen…” dedim ve elinden kumandayı alıp tekrar eski kanala döndüm.
        Şimdi kadın erotik danslar yaparak soyunuyordu. Tolga yan yatmış, uzandığı yerde benim getirdiğim dondurmayı kaşıklarken, bir yandan da benimle beraber filmi izlemeye devam ediyordu.  Öyle etkilenmişti ki önündeki kabarıklık bir anda büyüdü gözlerimin önünde. Altında slip külot vardı, taş gibi olan erkekliğinin başı bir anda küloduna sığmadı, dışarı çıkıverdi. Öyle utandı ki, benim daha fazla görmemem için hemen sıçrayarak yüz üstü yere uzandı.
        Tolga’nın bu beklenmedik  hareketi öylesine sevimli ve komikti ki kendimi tutamadım, gülmeye başladım. Tolga ise mosmor oldu, ne yapacağını bilemeden utançla ekrana bakıyordu. Ben de daha fazla utanmaması için kendimi zorlayarak gülmeme engel olmaya çalıştım. Filmi izlemeye devam ettik. Ekrandaki kadın  bacağını havaya bir kaldırdı, amı olduğu gibi göründü. Çok, aşırı kıllı bir kadınlığı vardı kadının… Dayanamadım,
        “Iyy… İğrenç” dedim. Gözünü kadının kıllı organından ayırmadan,
        “Neden anne?” dedi.

        “Bakımlı bir kadında bu kadar uzun kıllar olmaz” dedim. “Hem vücudu da çok orantısız. Üstelik iyi dans da edemiyor..” Benim bu ifade şeklim de onun çok hoşuna gitmişti herhalde…
        “Sanki sen daha iyisini yaparsın da…” dedi gülerek.

         Bak sen şu yaramaza… Canım oğlum beni sünepe bir ev kadını olarak görüyordu. Bir kadının çıplak dansını ilgiyle izleyen oğluma baktım, bir de filmdeki kadının dans diye yaptığı saçma hareketlere…
        Dayanamadım, balkon tarafındaki kalın perdeleri de kapadım, yatak odasına gittim..  Üzerimdeki etek bluzu, çamaşırlarımı çıkardım. Çekmeceden beyaz dantel G-string külot sütyen takımı giydim.Yatağımın baş ucunda süs olarak duvarda duran uzun beyaz tülü tüm vücuduma sardım. Salona gittiğimde Tolga hala bıraktığım yerde filmi izliyordu. Televizyonun önüne geçip kapattım. Gözlerini hayretle açmış, bana bakıyordu.
        “Bak bakalım beyefendi, dans nasıl olurmuş seyret te gör…” dedim gülerek… “Ama aramızda bir sır olacak kabul mu?” diye de sordum. 
        “Tamam annem” dedi. Ben salondan dışarıya çıktım, kendimi göstermeden Tolga’ya seslendim,
        “Şu slow dans müzik cd sini tak ve sesi biraz aç…”
        Dediklerimi yaptı. Nefis bir slow müzik yayıldı odaya.. Tüllere sarılmış, dans ederek girdim içeriye… Kıvrılarak, bükülerek, tüm seksiliğimi kullanarak bildiğim figürleri sergilemeye başladım. Dönerken girişteki duvarda boy aynasında kendimi görebiliyordum. Emindim ki, az önce striptiz dansı yapan kadından daha iyi dans ediyordum ve şeffaf tüllerin içerisinde ondan daha seksiydim.
        Gözüm Tolga’ya ilişti. Önündeki kalınlık daha da artmıştı. Zaptetmekte zorlanıyordu çocukcağız… Dudakları yarı aralık, nefes almadan, gözünü kırpmadan beni izliyordu. Gülümsedim, dans etmeyi kesmeden seslendim,
        “Tolga, külodunu çıkar, yoksa seninki kırılacak” dedim.
        Beni ikiletmeden hemen dediğimi yaptı. Yaşına göre çok çok büyük olan ve şimdi benim erotik dansımın etkisiyle iyice sertleşmiş, kazık gibi olmuş siki yayından boşalmış ok gibi fırladı. Öyle şahane bir görüntüsü vardı ki… Dayanamadım, dans etmeyi bırakıp bir an uzandığı yerde antik çağ heykeli gibi görünen yakışıklı oğluma baktım,
        “Yarabbim bu ne güzel bir erkeklik..” diyebildim.  ”Nefis.. Boyu harika, ama biraz fazla kalın..” dedim ve gülmeye, kendimi toplamaya çalıştım.
        Sonra  şaşkın şaşkın ona bakarak dans etmeye devam ettim. Şimdiye kadar iç çamaşırlarıyla çok görmüştüm onu… Birkaç yıl öncesine kadar çıplak banyo yaptırıyordum, ergenlik döneminden bu yana kendisi yıkanıyordu. Ama banyoda sırtını çok keselemiştim. Sporla uğraştığından atletik, kaslı, erkeksi vücudunu çok iyi biliyordum, en ince detayına kadar… Ama hiç böyle kobra gibi bir erkeklik organı bacaklarının arasında havaya dikilmiş, bana şaşkın ve istekle bakarken görmemiştim. Ne zaman böyle koca yaraklı bir erkek olmuştu benim minik oğlum?
        İçim bir hoş olmuştu. Kendimi zorlayarak dans etmeye devam ettim yavaş yavaş… Şimdi hareketlerim daha da erotikleşmişti. Tolga da bir acaip görünüyordu. O da benden etkilenmiş gibiydi. Sanırım dayanamıyordu, erkekliğinin damarlarını görebiliyordum. Elini erkekliğine götürdü, sıvazladı… Kısık bir sesle bana seslendi
        “Anne… Dans etmesen de bana o kadın gibi striptiz yapsan…” Şaşırdım bu isteğine,
        “Neden Tolga?”
        “Şey…” Eliyle kazık kesilmiş penisini işaret etti, “Kazık gibi sertleşti anne… Çok acımaya başladı… Lütfen… Sana bakarak rahatlamak, mastürbasyon yapmak istiyorum…”
         “Aaa… Olur mu hiç öyle şey Tolga? Annene bakıp mastürbasyon mu yapacaksın? ”
        “Ne olur sanki… Hadi kırma beni… Lütfen… Sanki seni hiç çıplak görmedim şimdiye kadar… Değişen bir şey yok ki… Tek yapman gereken üstündekileri dans ederken çıkarıvermek…”

        Gözlerine baktım. O çocuksu bakışları yoktu şu anda, bir erkeğin beni arzulayan, isteyen, sikici bakış ifadesi gelip yerleşmişti. Tüylerim ürperdi. İçimdeki kadın kıpırdandı. Zaten erkekliğinin nasıl kalktığını gördüğüm andan beri ayaktaydı arzularım… Yapmamalıydım ama nasıl olduğunu anlayamadan bir anda ağzımdan
        “Tamam, peki canım…” sözü çıktı. Sanki konuşan onun 17 yıllık annesi değil, bir kadındı, bir başkasıydı… “Ama ben sadece soyunucam. Sen de sadece beni izleyeceksin. Oturduğun yerde kendine ne yaparsan yap… Sonra da bugünü, bu dansı, olanları unutacağız, tamam mı?” dedim. Sevinçle, gözleri parlayarak, 
        “Okey annecim…” dedi,  altına büyük minderi alarak yere oturdu.
        Dansa devam ederek tam önüne geldim. Üzerimdeki çıplaklığımı örten şeffaf tülü yavaş hareketlerle, müziğin ritmine uyarak bir yılan gibi kıvrıla kıvrıla aşağıya indirmeye başladım. Eli sertleşmiş sikini sıvazlayarak, gözünü kırpmadan izliyordu beni…
        İstek dolu gözlerinin önünde yavaş yavaş çıplak bedenim meydana çıktı. Sonunda uzun tül ayaklarımın dibine yığılıp kaldı, ben de hareket etmeyi keserek gözlerine baktım. Ayak tırnaklarımdan tepeme saçlarıma kadar tüm vücudumu şöyle bir dolaştıktan sonra kesik bir sesle,
         “Anne sen harikasın, tarif edemem…” dedi  “Sana şimdiye kadar hiç bu gözle bakmamıştım. Öyle güzelsin ki… Anlatamam…”
        “Sen de her kadının aklını başından alacak kadar yakışıklı ve etkileyicisin.. Hele erkekliğin beni çok etkiledi…” diye yanıtladım.
        Yerde, minderin üstünde oturan çırılçıplak oğlumun önünde, üzerimde sadece kırmızı renkte G-String şeklinde incecik bir külot, ve onun takımı askısız bir sütyenle yarı çıplak ayakta duruyordum. Külodun ip şeklindeki ağı, am dudaklarımın arasına girmiş, klitorisime sürtüyor, havayı bozmamak için tutup düzeltmekten çekiniyordum.  1.75 olan boyum dans için giydiğim ayaklarımdaki yüksek topuklu ayakkabılarla daha da uzamış görünüyordu.
        “Gerçekten, dediğin gibi filmdeki kadına taş çıkartırsın annecim… Kızıl saçlı, muhteşem bir afet duruyor karşımda…” dedi neden sonra… Durdu, çekinerek, “Anne nolur, çıkarsana üstündekileri…” diye yalvardı bana… Erkekliğinin damarları mor mor görünüyordu, başı da mosmor kesilmişti.
        “Ne o? Dayanamadın mı bakiim?” diye şakaya vurmaya çalışarak sordum. “Hani sadece dans edecektim? Şimdiyse soyunmamı istiyorsun, yaramaz şey…”

         ”Lütfen, kırma beni… Bu kadar yaptın, sonuna getir bari…”
       Yerde, minderin üzerinde oturuyordu, sırtını koltuğa dayamıştı. Bacaklarının arasındaki penis mızrak gibi havaya dikilmiş, şahane görünüyordu. Bir anda kararımı verip yanına diz çöktüm ben de… Soyunmaktan fazlasını yapacaktım.
        Tolga’nın güzel sikini elime aldım, okşadım. Ateş gibi yanıyordu. Tolga sadece soyunmamı beklerken, benim birden bire çöküp kendini ellemem karşısında aptallaşıp kalmıştı. Sikini kavrayan ellerimin sıcaklığını, zevk verici temasını hissedince kıvrandı,
        “Ohhh… Annecim… Ne yapıyorsun?”
        “Sus canım… Kendini bana bırak…”
        Dilimi çıkarıp avucumu yaladım, tükürükleyip ıslattım, kayganlaşan avucumun içinde sikini sıvazlamaya başladım. Tolga dudaklarını ısırarak bir inilti kopardı. Elini uzatıp kalçalarımı okşamaya başladı ama izin vermedim. Kalçamdaki elini çekip kenara bıraktım. 
        Kalktım, içeri gidip krem alıp geldim. Ellerimi güzelce kremleyip sikini sıvazlamaya başladım. Gözleri sikini okşayan ellerimde, yarı çıplak vücudumda dolaşıp duruyordu. Canım oğluma kendi ellerimle mastürbasyon yaptırıyordum. Fazla dayanamadı, bir anda kasılan sikinden fışkırmaya başlayan spermleri bir anda suratıma, dudaklarıma yağmaya başladı. 
        “Ahhh… Çok güzel… Harikasın annem… Ohhhh…” diye inliyordu. Ara vermeden okşamaya devam ettim. Son salvolar boynuma, göğüslerime geldi. Öyle çok boşaldı ki, şaşırmış vaziyette çıplak tenimdeki döl damlalarına bakıp kalmıştım. Ellerime bulaşan oğlumun menilerini ağzıma götürüp yaladım, temizledim. Güzel siki boşalmasına rağmen dimdik duruyordu yine… Ayağa kalktım,
         “Kalk ve beni soy…” dedim.
        Bu lafımı duyunca şok geçirmiş gibi yüzüme baktı. O an karşısındaki annesi değildi sanki karısı ya da çok arzuladığı bir kadındı.. Kalktı, arkama geçti, saçlarımı kaldırıp sütyenimin kancasını açtı, serbest kalan memelerim yay gibi fırladı. Sonra beni döndürüp kocaman biçimli fındık gibi başları ve dimdik memelerime hayran hayran baktı, ellerini uzatıp memelerime dokundu. Arzuyla dikleşen memelerimi titreyen parmaklarıyla okşadı. Hayran hayran bakıyordu onlara… Sonra eğilip memelerimi diliyle yalamaya, ağzına alıp emmeye başladı. Acemi oğlan ara sıra uçlarını dişliyor, ben de acıyla sıçrıyordum. 
          Dakikalarca memelerimi, göbeğime kadar olan bölgeyi öptü, emdi… Göğüslerim emilmekten kıpkırmızı olmuştu.. Aşağıya indi, öpe öpe küloduma kadar indi. Uzun süre memelerimin yalanıp öpülmesiyle kadınlığım içimden çağlayan zevk suları içinde kalmıştı. Islak amımın dudakları arasına sıkışan külodumun ağ kısmını dişleriyle ısırarak amımın dudaklarından kurtardı. Külodun bel kısmından tutarak yavaşça aşağı indirdi. Sanki erotik bir rüyayı yaşıyor gibiydim. Üstümde sadece topuklu ayakkabılar kalmıştı. Çırılçıplaktım karşısında…

        “Yere uzan” dedim. Uzandı. Başını bacaklarımın arasına alarak diz çöktüm,
        “Bana amımı anlatsana bir erkek olarak…” dedim. “Nasıl görünüyor? Güzel mi?” Biraz alçaldığımda burnu değiyordu kabarmış am dudaklarıma…
        “Küçük iki pembe gül dudaklı, yapma bebek gibi pürüzsüz ve yumuşak.. Dudakların arasındaki bu sert şey ne anne?” dedi merakla…
        “İşte meşhur klitoris o.. Kadının dayanamadığı tek nokta…” dedim.
        Daha fazla dayanamadı, dudaklarını yapıştırdı o merak ettiği sert noktama, klitorisime… Çılgınca emmeye, diliyle yalamaya başladı.. Yıllardır bir erkek eli, gözü değmemişti vücuduma… Ve bugün amım yalanıyordu kıyasıya… Müthiş bir zevk başımı döndürüyordu. Dizlerim titriyordu. Kısık bir sesle acemi erkeğimi yönlendiriyordum.

        İkimiz de dayanamadık. Az önce getirdiğim kremle sikini güzelce yağladım. Yattığı yerde havaya dikilmiş güzel sikin üstüne ata biner gibi  oturmaya başladım. Sikinin kocaman başı benim o pembe dudakların arasına girdi yavaş yavaş… Yıllardır seks yapmadığım için amım çok dardı. Krem sayesinde zorla giriyordu… Dudaklarını ısıra ısıra, zevk sularından sikimin ıslanıp kayganlaşmasını bekleye bekleye, santim santim aşağı yukarı yaparak,  derken dibine kadar sokup oturdum.
http://pics-and-gif.tumblr.com/
        Bacaklarımın arası tamamen dolmuştu. Tolga ellerini uzatıp memelerimi mıncıklıyordu. Ben de onun kaslı erkek vücudunu okşuyordum sürekli… Kabaran klitorisim oğlumun kasıklarında eziliyor, memelerim mıncıklanıyordu.
        İçimden zevk sularının boşaldığını hissettim. Bir iki aşağı yukarı yapınca içimin kayganlaştığını, duvarlarım zorlansa da biraz daha rahat hareket edebildiğimi gördüm. Sonra da oturup kalkmaya başladım. Tempolu bir şekilde yavaş yavaş çöküp doğruluyor, dibime kadar girmesini sağlıyor, sonra yukarıya başı dışarıya çıkana kadar yükseliyordum. Bir an siki kapıma dayanmış duruyor, sonra bir anda dibime kadar gömüyordum içime…

        Artık dayanacak halimiz kalmamıştı ikimizin de… Benim minik oğlum sikici bir erkek olmuştu. Kazık gibi sikiyle içimi tamamen doldurmuş, ben üstünde hareket ettikçe o da kalçalarını indirip kaldırarak bana eşlik ediyordu. İkimiz de kasılmaya, çığlıklar atmaya başladık.
        Duramıyorduk artık… Dünya yıkılsa ikimizin de duracak hali kalmamıştı. Ben nefes nefese kalıp Tolga’nın üstüne yığıldığımda o hala koca sikini alttan pompalayıp duruyor, taşaklarındaki son menileri de içime akıtıyordu.  Sonunda sakinleştik, birbirimize sarılıp o vaziyette kaldık.
        Kendimize geldiğimizde oğlumun kazık gibi siki hala benim daracık amcığımın içinde duruyordu. Yılların verdiği açlık yüzünden daha doymamıştım. Yana yuvarlanıp Tolga’yı üstüme çektim. Bacaklarımı aralayıp erkeğimi zevk odama davet ettim. O da beni kırmadı. İki kez boşalmasına rağmen taş gibi duran erkekliğini, döllerinden kayganlaşmış amıma daldırdı. Gidip gelmeye, pompalamaya başladı.

        Bu defa uzun sürdü boşalmamız… Sona yaklaştığında öyle çılgınca bir zevk duyuyordum ki, kendimi kaybedip gözümden sakındığım oğlumun sırtına tırnaklarımı geçiriverdim. O da sırtındaki tırnaklarımın acısıyla, amımdan aldığı zevkle acı acı inleyerek orgazm olmaya başladı. Bir kez daha kendimizden geçtik. 

        O akşam yatakta beraber, birbirimize sarılarak, çırılçıplak vaziyette uyuduk. Oğluma verdiğim sadece bir gecelik fantezi sözünü unutmuştum bile… Ertesi gün uyandığımızda bizi yepyeni bir yaşam bekliyordu. Oğluma seks konusunda öğreteceğim çok şey vardı. O evlenene kadar onu tam bir erkek yapacaktım. Oğlunu hayata hazırlamaya çalışan yalnız bir anne olarak bu benim görevimdi.

14 Şubat 2015 Cumartesi

Dayımın Karısı Köylü Yengemi Siktim

Selamlar. Dayım, köyden birisiyle evlenmişti. Yengem çıtı pıtı, güzel sayılabilecek, küçük göğüslü, iri götlü, minyon tipli, ama çok oynak bir kadındır. Evlendikten birkaç sene sonra pek anlaşamadılar. Yengem de nedense boşanmak yerine, evliliğini devam ettiriyordu. Herhalde 2 çocukları olduğundan boşanmak istemiyordu. Ben askerden geldiğimde, yengemle daha sık konuşuyor, dertleşiyorduk. Yengem bana karşı çok açık konuşur, çekinmezdi. Ben de ona kız arkadaşlarımla olan ilişkilerimi anlatırdım.
Yine birgün kız arkadaşlarım hakkında konuşurken, yengem, “Merak ettiğim birşeyi soracağım, ama gülmeyeceksin!” dedi. “Tamam yenge, sor!” dedim. Yengem, “Kadınlar da boşalıyormuş, doğru mu?” deyince, ben birden dondum kaldım. Şaşkınlığımı atınca, “Evet doğru, kadınlar da boşalır, yani Orgazm olurlar. Sen Orgazm olmanın nasıl birşey olduğunu bilmiyormusun?” dedim. “Hayır, bilmiyorum!” dedi. Bu duruma ne diyeceğimi bilmiyordum doğrusu. Birkaç saniye düşünüp, “Peki, siz dayımla hiç ön sevişme yapmıyormusunuz?” diye sordum. Yengem, “O ne ki?” dedi. “Yani asıl işi yapmadan önce, öpüşüp koklaşıp, birbirinizi yalamıyormusunuz?” dedim. Yengem, “Yooo, hayır, dayın genelde üstüme çıkar, 1-2 dakikada işini görür yatar!” dedi. Konuşmalarımız çok heycanlı yerlere gidiyordu ki, annem çağırınca, ogün öylece kapandı konu.
İnanamıyordum, demek ki bu kadının ateşi bundan dolayı dışına vuruyordu. Çünkü yengem öyle şakalar yapıyordu ki, hemen oracıkta altıma yatırmamak için kendimi zor tuttuğum zaman çok olmuştur. Ama bazen de çok ilginçtir ki, yengem benden uzak duruyordu. Sanırım evdekilerden çekiniyordu veya korkuyordu.

Yengem birgün yine sabahtan bize gelmişti. Annem mutfakta çay demlerken, biz yengemle içerde şakalaşıyorduk. Ben kanepede uzanmıştım, yengem ayakta, bana şakalar yapıyordu. Birden şakayla elinden tutarak kendime çekmemle beraber, yengem bilerek kucağıma doğru oturdu. Götünün altında kalkmış yarağımı hissedince, “Ne oluyor?” diyerek kucağımdan kalkmaya çalıştı. Ben de, “Seni istiyor!” dedim ve kalkmasına izin vermedim. Yengem, “Saçmalama, ben senin yengenim!” diyerek tekrar kalkmak için teşebbüste bulundu. Ama ben, “Ne var bunda ki yenge? Hem sana boşalmayı öğretirim!” dedim. Yengem, “Annen gelecek, kapatalım konuyu!” deyince, “Tamam, ama bu burada kalmaz, seni istiyorum yenge!” diyerek kucağımdan kalkmasına izin verdim.
Yengem kalkıp yandaki kanepeye oturunca, “Ne kadar istiyorsun göreceğiz!” dedi. Yengemin bu lafından daha da tahrik olmuştum. Ama o da biliyordu ki, o anda birşey yapamazdım, ortam müsait değildi. Yengeme, “Ben seni uygun zamanda yakalarım!” dedim. Yengem, “Zor yakalarsın! Göreceğiz!” dedi. Tam o sırada annem çaylarla içeri girince, doğal olarak konuyu değiştirdik. Yengem bir çay içip, evde işim var diyerek kalktı. Ben yerimde duramıyordum, yengemle sevişmek için çıldırıyordum. Yengem o iri kalçalarını oynatarak bizim evden ayrıldı. Aklım yengemin kalçalarında kalmıştı, onları ilk defa kucağımda hissetmenin hazzıyla hemen banyoya koştum, 31 çekmeye. Banyoda yarağımı elime alır almaz boşaldım.
Aradan 1 hafta kadar geçti, yengemlere oturmaya gidecektim. Ama hazırlıklı olmalıydım, onun için gitmeden önce duşumu aldım. Yengemlerin eve vardığımda, baktım çocuklar evin önünde oynuyorlardı. Kendi kendime, (Bu iş tamam, evde yengemden başka kimse yoksa bu iş olur!) dedim. Kalbimin atışları artmıştı. Yarağım bile bu düşüncelerden kalkmaya başlamıştı. İçimden (Ne olur evde başka kimse olmasın!) diyerek zile bastım. Yengem, “Kim o?” deyince, “Benim yenge, aç!” dedim. Yegem, “Hıı, bir dakika!” dedi ve kapıyı açtı. Morali bozuktu. “Gel buyur…” deyince, “Ne oldu yenge, neyin var?” dedim. Yengem ağlayarak anlatmaya başladı. Kaynanasıyla anlaşamıyorlarmış. İçimden (Ne hayallerle geldik, ne bulduk!) diye geçirerek, “Üzülme yenge, boşver, takma kafana!” falan diyerek yengemi teselli etmeye çalışıyordum. Morali yerine gelsin diye uğraşırken, yengem, “Başıma ağrılar girdi, çok kötüyüm!” dedi.
Kolonya şişesi TV’nin yanında duruyordu. Aldım geldim ve başladım yengemin başını ovalamaya. 10 dakika kadar ovaladıktan sonra, yengem, “Çok iyi geldi, biraz rahatladım, ellerin dert görmesin, sana da zahmet oldu!” dedi. “Ne demek yenge, sen yeter ki rahatla!” dedim. Ben arkadan başını ovalamaya devam ederken, yengem başladı omuzlarını oynatmaya, “Omuzlarım da ağrıyor!” dedi. “Merak etme yenge, orayı da ovarım, birşeyin kalmaz!” dedim, başladım omuzlarını ovalamaya. Derken farkettim ki, sütyenin askıları gözükmüyordu, sanırım yengem sütyen takmamıştı. Arkasından omuzlarını biraz ovduktan sonra, önüne geçerek omuzlarını arkaya doğru sıkıştırarak göğüslerine doğru bakıyordum. Yengem omuzlarını arkaya doğru gerdikçe, göğüs uçları belli oluyordu. Çıldırmaya başlamıştım bile. Göğüs uçları sanki (Yala beni, ısır beni!) dercesine gömlekten çıkmaya çalışıyorlardı. Yengemin yaşı ilerledikçe, çocuklardan da olsa gerek, o küçük göğüsler irileşmiş, harika duruyordu.
Yengemi sikeceksem zaman kaybetmemeliydim. Ellerimi gömlek yakasından içeri sokup, omuzlarından aşağıya göğüslerine doğru inmeye çalıştım, ama gömlek izin vermiyordu. Gömleğin bir düğmesi açsam ne tepki verirdi acaba? Bunu denemeliydim, yoksa öğrenemezdim. Bir düğmesi açmak için gömleğin düğmesine elimi atınca, yengem irkildi ve hemen elimi tuttu. Ama ben, “Sakin ol yenge, omuzlarına ulaşamıyorum böyle!” deyince, elini çekti. Ben de fırsat bu fırsat deyip, duğmesini açıp, elimi yavaş yavaş göğüslerinin üzerine götürdüm. Yengem, “Yapma, çocuklar dışarda!” dese de, ben, “Kendini bana bırak, sana kadınlığını yaşatacağım, Orgazm nasıl olunur öğreteceğim!” diyordum. Yengem, “Ne olur ileri gitme!” deyip dururken, ben, “Tamam!” diyerek göğüs uçlarını parmaklarımın arasına almıştım bile. Artık geri dönüşü yoktu bu işin, bunu yengem de biliyordu, ama, “Şimdi olmaz, yapma, çocuklar dışarda, heran gelebilirler!” diyebiliyordu sadece.
Gömleğinin bütün düğmelerini açtım, o irileşmiş göğüsler önümde hazırdı artık. Eğilerek başladım yengemin göğüslerini yalamaya. Bazen dayanamıyordum, uçlarını kemiriyordum. Yengem, “Yapma, morartacaksın!” dedikçe, ben daha da çıldırıyordum. Elimi yavaşça şalvarına attım. Yengem, “Yapma, şimdi olmaz!” dese de, aslında acele etmemi istiyordu. Hızlı bir şekilde şalvarını ayağından çekerek çıkartmamla, sadece külotu ile kalmıştı karşımda. Hemen külotunu da çıkararak, yengemi kanepeye doğru uzattım ve başladım hep hayalini kurduğum amını yalamaya. Ama daha önce hiç amı yalanmadığı için, utangaç biçimde bacaklarını tam açmıyordu zilli. Adeta yeni gelin gibi naz yapıyordu ve bu beni daha da şehvetlendiriyordu. Biran önce amına girmeliydim, ama önce yengemin Orgazm olup boşaldığından emin olmalıydım.
15 dakika kadar amını yaladıktan sonra, yengem başımı ittirerek, kasıla kasıla Orgazm olup boşaldı. Boşalırken şekilden şekile girmişti. Yengeme, “Şimdi anladın mı Orgazmın ne olduğunu?” deyince, yengem dudaklarını ısırarak sadece kafasını sallayabildi. Hemen yengemin bacaklarını omzuma kaldırıp, amının önünde yerimi aldım ve vıcık vıcık olmuş amına yarağımı soktum. Yengemin, “Ohhhhhh!” diye inlemesi eşliğinde dibini bulmuştum. Hiç vakit kaybetmeden amına pompalamaya başladım. 5-6 dakika kadar amına sertçe gidip geldikten sonra, yengem sara nöbeti geçirir gibi debelenmeye başladı. Yeniden Orgazm oluyordu yengem. Ben de gelmek üzereydim, “İçine boşalayım mı?” dedim. Yengem inleyerek, “Boşal!” dedi sadece. Böğürerek fışkırttım döllerimi amının derinliklerine…
Yengeme Orgazmın nasıl birşey olduğunu öğretmiştim. Ama bu bana yetmezdi, bu fırsat bir daha çıkmayabilirdi karşıma, acele etmeliydim, devamı gelmeliydi, hayalini kurduğum o kalçaların arasına da girmeliydim. Pencereden çocuklara baktık, oynuyorlardı. Bir sigara molası verdik, WC’ye falan gittik. Banyoya girip, belden aşağımızı yıkadık çıktık.
Yengem külodunu ve şalvarını giyecekken elinden aldım ve “Daha işimiz bitmedi, arkadan da yapacağım!” dedim. Yengem telaşa kapıldı hemen, “Ordan olmaz, daha dayın bile ordan yapmadı! Hem çok acıyormuş!” demeye başladı. “Sen bana bırak aşkım!” diyerek, yengemi zorla domaltıp arkasına geçtim ve başladım götünün deliğini yalamaya. Yengemin çok hoşuna gitmişti, dilimi götünün deliğine sokup çıkardıkça çıldırmış gibi sesler çıkarıyordu. Bu arada yarağım tekrar kalkmıştı. Biraz da parmaklayarak göt deliğini alıştırdıktan sonra, yengemi sırtüstü yatırdım. Yengemin bacaklarını omzuma alıp, götüne sokmaya çalışırken zorladıkça, yengem kalçalarını kaldırıp, “Yapma, olmuyor işte!” diyordu.
Fakat olmalıydı, yengemin o götünü çatır çatır sikmeliydim. Yengemi tekrar domaltarak, önce amına soktum ve bir 5-6 dakika amını siktim. Amı vıcık vıcık olmuştu yine. Amının sularını yarağımın başına bulaştırarak göt deliğine yüklendim. Birkaç denemeden sonra yarağımın kafası götüne girmiş ve yengemden, “Ihhhhhh!” diye bir ses gelmişti. Ama dinlermiyim hiç, birdaha yüklenmemle birlikte kalanını da kökledim. Yengem, “Uffff! Yanıyor! Çıkart! Öldüm!” dedikçe, ben, “Geçer şimdi aşkım!” diyor, yengemin götüne pompalamaya devam ediyordum. Biliyordum, acı çekiyordu. Götünün içine bir boşalabilsem rahat bırakacaktım yengemi, ama bir türlü gelemiyordum. Bu sefer boşalmam uzun sürecekti.
Bir 20-25 dakika siktim yengemin götünü. Yengemin göt deliği artık genişlemişti, çok rahat girip çıkıyordum götüne. Yengem de artık sadece uzun uzun ıhılıyordu. Bir müddet sonra geleceğimi hissedince bir baktım ki, deliğinden kan gelmiş, yarağım kanlanmıştı. Canım yengeciğim benim, bilse başına gelecekleri asla götten vermezdi. İçine boşaldıktan sonra yarağımı götünden çıkarınca, o da anladı götünün kanadığını. Ama bana kızamıyordu, çünkü kadınlığını sayemde yaşamıştı ve çok mutlu olmuştu.
Gitme vaktim geldiğinde, yengem, “Cenabet gitme, duş al öyle çık!” dedi. “Tamam!” dedim. Bana banyoyu hazırlamaya giderken ayakta zor duruyordu. O oynak yengem, süt dökmüş kedi gibi olmuştu.
Zilli yengem benim, hastayım senin o iri götüne!

Kaynanamı Sürekli Sikiyorum

Merhabalar, ben İstanbul Ataşehir’den Kerem. Size kaynanamı nasıl becerdiğimi anlatmak istiyorum. Bundan 4 yıl önce üniversitede Meltem ile tanıştım. Ben üçüncü sınıftım, o ise birinci sınıftı, ortak bir iki dersimiz vardı. Zamanla ben Meltem’den etkilendim ve çıkmaya başladık. Bir yıl kadar sonra bir gün Meltem annesiyle tanıştırmak için beni evlerine davet etti. Meltem’in annesi ile babası 8 yıl önce boşanmışlar, bu yüzden sadece annesi ile tanışacaktım.
Evlerine gittiğimde, kendi annem gibi şişman, yaşlı bir anne beklerken, henüz 38 yaşında, sarışın, muhteşem bir fiziğe sahip, müstakbel kayınvalidem Pınar teyze ile tanıştım. Meltem’in güzelliği annesinden geliyordu, belli. Bu ziyaretten sonra beni sevmiş olacak ki, annesi sık sık davet etmeye başladı. Bazen de Meltem evde yalnızken beni çağırıyordu rahatça sevişmek için…
Bir gün Pınar teyze beni aradı ve konuşmak istediğini söyledi. Ben de, “Tamam, akşam Meltem’le gelirim!” dedim. Pınar teyze, “Olmaz, yalnız konuşmamız lazım, hemen gelebilir misin?” dedi. “Olur…” dedim, ama çok merak etmiştim ne konuşacak diye. O dönem çalışmıyordum, Meltem de okuldaydı. Hemen gittim. Pınar teyze beni içeri aldı, çok güzel gözüküyordu ve güzel bir kokusu vardı. Çay falan demlemişti. Ben heyecanla ve endişeyle ne konuşacağımızı merak ediyordum. Bana, “Kerem, Meltem’le ciddi bir ilişki düşünüyor musun?” dedi. Ben de, “Tabi ki Pınar teyze, kısmet olursa evlenmeyi planlıyorum ileride!” dedim. “Peki cinsel birliktelik yaşadınız mı?” dedi. Ben şok olmuştum. “Hayır!” diyebildim kekeleyerek. “Doğru söyle!” dedi. “Yemin ederim!” dedim. “Ama geçen hafta ben sizi gördüm!” dedi. Donup kaldım, “Nasıl, nerede?” diyebildim. “Burada, Meltem’in odasında! Ogün işim erken bitti, geldiğimde sizi Meltem’in odasında birlikte gördüm, yarı çıplaktınız!” dedi.

Doğru söylüyordu. Ne diyeceğimi bilemedim başta, “Pınar teyze özür dilerim, ama biz birlikte olmadık, yemin ederim sana, istersen Meltem’e de sorabilirsin!” dedim. “Neden yarı çıplaktınız o zaman?” dedi. “Yani birbirimize dokunduk sadece, ama bir birleşme olmadı, yemin ederim!” dedim. “Bak Kerem, sen kızımdan 4 yaş büyüksün, kızım bazı şeylere hazır olmayabilir. Daha onun için erken böyle şeyler, belki senin için de…” dedi, sonra bana yan yan baktı. “Biliyorum Pınar teyze! Onu incitecek bir şey yapmam, emin ol!” dedim. “Yani sakın ola zorlama onu. Bizim boşandığımız dönem zorlu bir süreçten geçti. O yüzden bazı konularda hassas olabilir. Seni de anlıyorum, hormonların bazı şeyleri istiyor olabilir, ama lütfen dikkatli ol!” dedi. “Olurum Pınar teyze, sen merak etme!” dedim. “Biz seni ailecek sevdik, her türlü sorununda, probleminde bana açılabilirsin!” dedi. “Olur, tabi ki!” dedim. “Hormonlarının seni yönlendirdiği dönemlerde Meltem’i zorlama olur mu? Cinsel bir birliktelik yaşamak istediğinde, bu işi yapan temiz bir kadın tanıyorum, istersen ona yönlendirebilirim seni!” dedi.
Çok şaşırmıştım, “Nasıl yani Pınar teyze?” dedim. “Bayağı işte, eskortluk yapan bir tanıdığım var. Onunla tanıştırabilirim seni istersen!” dedi. Kesin benim sadakatimi test ediyor diye düşündüm, “Olur mu öyle şey Pınar teyze, evlenene kadar kendime hakim olurum ben!” dedim. “Tamam, sen yine de düşünürsün oğlum, sonuçta erkeksin, bu da bir ihtiyaç!” dedi. O gün öyle ayrıldım ordan, böyle bir konuşmadan Meltem’in haberi yoktu ve olmamalıydı da.
Aradan bir hafta kadar geçtikten sonra yine beni akşam yemeğine davet ettiler. Gittim. Yemekten sonra Meltem bir ara tuvalete girince, Pınar teyze bana, “Teklifimi düşündün mü?” dedi. “Ne teklifi?” diyerek geçiştirmeye çalıştım. “İşte biliyorsun, haftaya Meltem yok, babasının yanına gidiyor İzmir’e!” dedi. “İlla beni biriyle birlikte olmaya zorluyorsun Pınar teyze!” dedim gülerek. “Oğlum ben seni aileden biri gibi görüyorum ve seni de düşünüyorum. Meltemin problemli olduğunu biliyorum, sana da yardımcı olmak istiyorum!” dedi. O sırada Meltem geldi konuyu kapattık.
Bu teklif geri çevirilir mi, çevirilmez mi diye düşünerek geçirdim iki günü. En sonunda Pınar teyzenin doğru söylediğini kabul etmek zorunda kaldım. Meltem bu konuda ileri gitmeme izin vermediği gibi, çok da kıskançtı. Yaklaşık bir senedir cinsel birliktelik yaşamamıştım bu yüzden ve durumum iyi değildi.
Sabah yatağımda, Pınar teyzeyi arayıp aramamayı düşünürken telefonun çaldı. Bir baktım Pınar teyze arıyordu. İnternet bankacılığı ile ilgili bir şeyler sordu, anlattım. Bir şeyler yapıp konuyu açmam gerekiyordu. Pınar teyze kelimeleri ağzımda gevelemeye başladığımı farkedince, “Teklifimle ilgili bir karar verdin mi?” dedi. “Pınar teyze yanlış anlamazsın umarım… Sanırım anlattıklarında haklısın. Meltem bu konuda hassas ve aynı zamanda da kıskanç. İki yıla yakındır bir birliktelik yaşamadım…” diye yalan söyledim. Oysa ki Meltem’le çıkarken iki kere eski bir kız arkadaşımla birlikte olmuştum. Ben öyle deyince, Pınar teyze, “Yapma yaaaa!” dedi uzatarak ve halime acır gibi, sonra da, “Tamam o zaman, ben ayarlıyorum o kadını, sen canını sıkma!” dedi, benim başka bir şey dememe fırsat vermeden kapadı telefonu.
Ben şaşkınlığı üzerimden atamadan 10 dakika sonra telefonum tekrar çaldı. Pınar teyze, “Ayarladım, bugün öğleden sonra ne yapıyorsun?” diye sordu. Saate baktım 11:30’du. Hemen duş alsam, etek traşı falan yarım saat sürerdi. En fazla bir saate hazır olurdum. “Saat 13:00 gibi müsait olurum Pınar teyze!” dedim. “Tamam, sen 13:30’da bizim evde ol” dedi ve telefonu kapattı. Bizim evde mi demişti, ben mi yanlış duymuştum? Elin eskortuyla kendi evinde mi buluşturacaktı beni anlamadım. Belki de oradan gönderecekti beni diye düşündüm.
Banyoya girip iyice temizlendim, güzelce giyindim, parfüm sürdüm ve yola düştüm. Saat 13:15’te oradaydım. Kapıyı Pınar teyze açtı. Yine çok güzeldi bugün. Altında siyah bir tayt, üzerinde kalçasını kapatmayan sarı bir tişört vardı. “Oooo erkencisin!” dedi. “Yollar fazla kalabalık değildi…” dedim. İçeri davet etti. “Bu hanımefendi buraya mı gelecek Pınar teyze?” dedim. “Aaa evet, biraz sonra burada olur!” dedi. Şaşırmıştım, ama başka da bir şey soramadım. Saat 13:30 oldu kimse gelmedi. 13:45 oldu, halen kimse yok. Pınar teyze de sürekli bir şeylerle uğraşıyordu. En son saat 14:00 olunca, “Gecikti sanırım bu bayan?” diyebildim. “Dur bir arayayım Şule’yi!” dedi telefonunu aldı öbür odaya gitti. Telefonda kouşurken duyabiliyordum, “Nerde kaldın?” falan diyordu.
Telefon görüşmesini bitirip yanıma geldi ve “Gelecekmiş yarım saate kalmadan!” dedi. Sabırsızlıkla beklemeye başladım. Ama saat 14:30 oldu ve halen kimse gelmeyince, “Pınar teyze ben umudu kestim, gelmeyecek bu hatun!” dedim. Öbür odaya gitti tekrar aradı. İçeriden bu sefer sesi daha yüksek geliyordu, “Neden, ne oldu?” falan diye soruyordu. Bir aksilik olduğunu anladım. İçeri gelince, “Gelmeyecek değil mi?” dedim. “Yaa kusura bakma Keremciğim. Acil bir işi çıkmış, gelemeyecekmiş, tüh yaaa!” dedi.
Moralim gerçekten bozulmuştu. Bunu anlamış olacak ki, “Ya üzüldün değil mi Kerem, o kadar da hazırlandın!” dedi. “Evet ama ne yapalım… Neyse ben kalkayım o zaman!” diyebildim umutsuzca. “Dur bir dakika, sana bir söz verdim, tutacağım. Benim yüzümden bu duruma düştün, lütfen biraz daha oturur musun?” dedi. Başka birini arayacak herhalde diye düşünerek, “İyi peki!” dedim, içimden de (Bu kadar hazırlık boşa gitmesin!) diye geçirdim. Pınar teyze yine öbür odaya gitti. Ama busefer kapıyı kapatmıştı, birşey duyamıyordum.
Televizyondaki programa dalmıştım ki, birden gözlerimin önünü karardı. Birisi gözlerimi eşarp gibi birşeyle bağlıyordu. “Ne oluyor?” dememe kalmadan, “Şşşşttt!” diye bir ses omuzlarıma yüklendi, sonra kulağıma, “Kendini sal, seni rahatlatacak kadın geldi!” dedi ve beni sırtüstü yatırdı. Pınar teyzeydi bu konuşan. Ne zaman gelmişti diğer kadın, dışkapının sesini bile duymamıştım. Sonra yüzüme yumuşak birşey yaklaştı, burnuma ve ağzıma sürtünüyordu. Bu sürtünmeden dolayı gözümdeki eşarp açılmıştı. Aman Tanrım! Jartiyerli ve tangalı bir göt yüzüme sürtünüyordu. Dilimi göte ve küloda sürtmeye başladım. Bu arada kadın iyice yüzüme oturmuştu, pantolonumun kemerini ve fermuarımı çözüyordu. Pantolonumu boxerımla birlikte sıyırdı. Yarağım istemdışı olarak sertleşmişti. Kadın yüzüme amını bastırırken biryandan da yarağımı emmeye başladı. O kadar güzel bir duyguydu ki, sanki iliklerimi çekiyordu.
Zevk sarhoşu bir şekilde kafamı bacak arasından çıkarıp yarağıma bu güzel muameleyi yapan kadına baktığımda hayatımın en büyük şokunu geçirdim: Pınar teyzeydi bana sakso çeken kadın. “Pınar teyzeee!” diyebildim. Pınar teyze, “Şşşşşttt… Rahat ol, kendini bana bırak!” dedi ve yarağımı tekrar ağzına aldı. “Olmaz Pınar teyze!” diyerek kendimi çektim ve doğruldum, kotuğa oturdum. “Ne oldu Kerem?” dedi. “Olmaz yapamam!” dedim. “Neden? İhtiyacın vardı işte, ben de ihtiyacını gideriyorum!” dedi. “Ben böyle düşünmemiştim!” dedim. “Ne olmuş yani, ayarladığım kız gelseydi rahat rahat düzecektin onu ama!” dedi. “Ama sen benim kayınvalidem sayılırsın!” dedim. “Bana bak!” dedi kızgın bir sesle, “Senin ihtiyacın oluyor da benim olamaz mı, ne kadar egoistsin!” dedi bağırarak.
Bana bağırırken şöyle bir süzdüm Pınar teyzeyi, en son becerdiğim kızdan çok çok daha güzeldi. Muhteşem bir kalça, göğüsler dik, siyah bir jartiyer, üzerinde dantelli bir sütyen içinde bir afetti Pınar teyze. Bunları düşünürken inen aletim tekrar dikeldi. “Tamam, pes!” dedim. Bana tekrar yaklaştı, bacaklarımın arasına diz çöktü ve “Farzet ki ben Şule’yim!” dedi. “Hmmm… Neden gelmedi Şule peki?” dedim yarağımı tekrar ağzına alırken. Bir iki yalamadan sonra yarağımı ağzından çıkardı ve “Şule diye biri yoktu zaten!” dedi ve gözlerimin içine bakarak yarağımı tekrar emmeye devam etti. Müstakbel kayınvalidemin kurnazlığı karşısında şaşırmıştım, “Neden böyle bir oyuna giriştin?” diye sordum. “Benim de 8 yıldır kimseyle birlikte olduğum yok, birbirimize yardımcı oluyoruz diye düşün!” dedi ve yarağıma tükürerek emmeye devam etti. Müthiş zevk alıyordum.
Sonra yarağımı emmeyi bırakıp ayağa kalktı, külodunu çıkardı, yarağımı sıvazlayarak kucağıma çıktı ve hızlıca yarağımın üzerine oturdu, iki hamlede yerleştirdi amının içine. Sımsıcak, ıslak ve dardı deliği. Köküne kadar girince derinden bir ‘Ooaaawww!’ çekti ve oturup kalkmaya başladı. Yavaş yavaş oturup kalkmaları hızlandıkça hızlanıyordu. Ama çok fazla sürmeden ikimiz de aynı anda inleyerek boşaldık. Döllerim amına fışkırırken birbirimize kenetlenmiştik. Birkaç dakika o şekilde kaldık, yarağım amının içinde halen kalp gibi atıyordu…
Kucağımdan inip tekrar yarağımı yalamaya başladı. Amdan sikişmiştik, fakat benim aklım götünde kalmıştı. Kalkıp önümde domalttım müstakbel kayınvalidemi. Tıpkı benim gibi o da her yerini temizlemişti, amında ve götünde kıl tüy birşey yoktu. Götünün yanaklarını ayırıp göt deliğini koklayıp öptüm. Mis gibi kokuyordu. Yalamaya başladım. Göt deliğine dilimi sokabildiğim kadar sokup çıkarıyordum. “Ohhh Keremmm, harikasınnnn! Ohhhh, çokkk güzelll, mmmhhh!” diye inliyordu. Sonra doğrulup yarağımı göt deliğine dayadım. “Ohhh, evet, arkama gir erkeğimmm, ohhh!” dedi. Yavaşça götünün içine kaydırdım tükürüklediğim sikimi. Göt deliği amından çok daha da dardı. Tamamı içine girince bu sefer ben, “Ohhhh, Pınar teyzeee, göt deliğin çok güzel!” dedim. “Pınar teyze değil, Pınar de bana artık erkeğimmmm, becer beni arkamdan, kadının yap!” diye inlemeye başladı ben yavaş yavaş götüne girip çıkarken.
Az sonra hareketlerimi hızlandırdım. Göt deliği alışmıştı iyice. Götünden tamamen çıkıp tekrar köküne kadar giriyordum. Durmadan da tükürüklüyordum. “Ohh Pınarrr… Muhteşemsin, hiç böyle harika bir göt sikmemiştim!” dedim. Biraz önce amına boşaldığım için ikinciyi boşalmam uzun sürecekti. Rahat bir yarım saat siktim götünü. Boşalacağımı anlayınca, “Gelmek üzereyim Pınar!” dedim. Hemen önümden çekildi ve bana döndü, yarağımı ağzına aldı tekrar. İğrenmemesine şaşırmıştım, demek ki bu kadar azmıştı. Sikimi emiyordu yine. “Geliyorum!” dedim uyarma amaçlı, ama emmeye devam etti, gözlerini kapatıp açarak ağzına boşalmama onay verdi. Az sonra öyle bir boşaldım ki, hayatımda hiç böyle boşaldığımı hatırlamıyorum. Döllerim ağzının kenarından taştı…
Sonra birlikte banyoya girdik, duş alıp çıktık. Beni duvara dayadı ve “Sabaha kadar beni sikmeni istiyorum Kerem. Şuleyi sikmek için neler planladıysan kafanda, aynısını bende uygulayabilirsin, herşey serbest erkeğim!” dedi, önüme çömelip yarağımı emmeye başladı. Ben bunu duyunca iyice aşka geldim, kazık gibi olmuştu yarağım tekrar. Ayağa kaldırıp, ben ayaktayken kucağıma aldım Pınar teyzeyi ve sikime oturttum. O da ensemden tutunup sikimin üzerinde zıplamaya başladı. “Seni her pozisyonda sikeceğim Pınar!” dedim. “Sik aslanım, orospun yap beni!” dedi. Kucağımda biraz daha zıplattıktan sonra salonun ortasındaki masaya domalttım, götüne girdim tekrar. Pınar teyzenin inlemeleri artmıştı. Ben arkadan götüne koydukça memeleri ileri geri sallanıyordu. Terlemiştik. Ben vurdukça ‘Şap, şap, şap!’ ses çıkıyordu götünden.
Sonra tekrar kucakladım ve mutfağa götürüp mutfak tezgahına oturttum. Amını uzun uzun yaladıktan sonra amına girdim bu sefer yine. Biraz öyle amını siktikten sonra, tezgahtan indirdim. Dönderip tezgaha domalatacakken, “Hadi beni yakala!” diyerek mutfaktan kaçtı, kayboldu. “Nereye kaçtın bebeğim?” diye peşinden gittim. Odalara bakarken Meltem’in odasında buldum, Meltem’in yatağında domalmış beni bekliyordu. Hemen geçtim arkasına ve götüne yerleştirdim. Sevgilimin yatağında annesini sikiyordum. Meltem görse ikimizi de affetmezdi ömür boyu.
O kadar sert sikmeye başladım ki, artık çığlık atmaya başladı Pınar teyze. Bir amına, bir götüne sokuyordum. Az sonra “Geliyorum!” diye uyardım yine. “İçime boşal Kerem, hepsini içime istiyorum!” dedi inleyerek. Ellerini belinde kelepçe yapıp yüzünü yatağa dayamasını sağladım. Göt deliğine vura vura saçında çekerek içine akıttım bütün döllerimi tekrar. Çok yorulmuştuk, bir süre ara verip dinlendik. Ama o gece üç posta daha siktim müstakbel kayınvalidemi.
Bu olaydan sonra artık iki günde bir gidip Pınar teyzeyi sikmeye başladım. Meltem okulda olduğu her gün, gidip annesini amından götünden sikiyordum. Daha sonra Meltem’le evlendik. Evlenmemize rağmen kayınvalidemle sikişmekten vazgeçemedim. Onun götünden vazgeçemiyorum bir türlü. O da her fırsatta kendine çaktırmak istiyor, sık sık bize geliyor. Her fırsatını bulduğumda kaynanamı sikiyorum. Zaten Meltem’in cinsel korkuları var, fazla sikip daha da korkutmak istemiyorum onu. Ne de olsa anasını doya doya sikiyorum!

Üvey Kız Kardeşimi Siktim

        İşsiz güçsüz bir delikanlıydım. Daha doğrusu, kendime göre bir iş bulamadığım için, çalışmıyordum. Her zaman para sorunu yaşardım. Para sorunumu halletmek için devreye üvey annemi sokardım. O da bir şekilde babamı ikna edip, aldığı parayı bana veriyordu. Kısacası baba parası yiyordum. Üvey annemin bir de kızı vardı, Serpil adında. Serpil birkaç aylık nışanlıydı ve yakında evlenip gidecekti. Bir markette kasiyerlik yapıyordu. Nişanlı olduğu için, aldığı paradan bana zırnık bile koklatmıyordu. Beyaz eşya aldığından onların taksitlerini ödüyordu. Kısacası, çeyiz düzmekle uğraşıyordu.
Serpil’in nişanlısı Ferit adında, kendini beğenmiş, gıcık biriydi. Bize geldiği zamanlar Serpil’den başkasını gözü görmezdi. Saatlarce bizde kalır, Serpil’in odasından çıkmazdı. Bu duruma karşı çıktığım halde beni ciddiye bile almazlardı. Serpil haftalık iznini onunla beraber geçirirken, eve akşam geç saatlerde dönerdi. Aralarında sekiz yaş vardı. Ferit’in babası inşaatçı olduğundan kendisi de onunla takılırdı. Kendisi çalışmadığı halde babası sayesinde idare ediyordu. Son model arabası vardı, bununla ne bok yediği belli değildi. Zamparalık dahil herşey beklenirdi ondan. Zihnimdeki acabalar gittikçe artarken, bütün bu düşünceler içimi kemiriyordu.
Daha önceki yıllarda ailece her yaz köye gider, birkaç ay tatil yapardık. Fakat o yaz, Serpil çalıştığı için zorunlu olarak ben de yanında kalmıştım. Babamla üvey annem köye gideli bir aydan fazla olmuştu. Serpil ile evde beraber kaldığımız süre içinde herhangi bir olumsuzluk olmamıştı. Serpil sabah saat 9:00 gibi işe gidiyor, akşam 19:00 gibi dönüyordu. Son zamanlarda geç kalsa da, kafama takmıyordum. Daha önce ben Serpil’in eşofman giymesine karşı çıkarken, artık herhangi birşey demiyordum. Doğrusu hoşuma bile gidiyordu. Eşofmana sığmayan, dolgun yuvarlak kalçalarının yanında, giydiği külotun izi bile anlaşılıyordu. İlk zamanlar normal külotlardan giyerken, son zamanlar tangaya merak salmıştı. Eşofmanın altındaki tanga, kalçalarını ikiye bölüyordu. Durumu dikkat çektiği halde, yanımda oldukça rahattı. Serpil’e karşı hislerim değişmeye başlamıştı.

Yazın çok sıcak olan evimiz geceleri uyku uyutmuyordu. Serpil’in de serzenişleri de bunu doğruluyordu. Sıcak nedeniyle uyuyamadığını, uykusuz yorgun halde işe gittiğini söylüyordu. Sabahları kalkmakta zorluk çekiyordu. Kaldırmam için yardım istemişti. Bir sabah uyandırmak için, odasına girdiğimde inanılmaz bir manzarayla karşılaşmıştım. Serpil, yüzü koyun uzanmış, külot sütyen yatıyordu. Külot dedimse bu normal bir külot değildi, tanga idi. Giydiği tanga kalçaların arasında kaybolmuştu. Sadece üst kısmı görünüyordu. Yastığa sarılmış, kalçalarını da geriye doğru çıkarmıştı. Bembembeyaz teni inanılmaz güzeldi. Beyaz kalçalar kabak gibi parlıyordu. Bu görüntü beni mahvetmişti. Manzara karşısında dayanamayıp külotuma boşaldım.
O günden sonra Serpil’e bakışlarım dahada değişmişti. İzin günleri geç saatlere kadar nişanlısıyla beraberdi. Kendisine, nişanlısından hoşlanmadığımı, o mendeburdan herşey beklenebileceğini söylerken, dikkatli olması için tembihliyordum. Serpil söylediklerimin ne anlama geldiğini çok iyi biliyordu. Bana, “Merak etme Gökay, bu konuda bana sonuna kadar güvenebilirsin!” diyordu ve ben de ona güveniyordum. Kendisine güvendiğim için de üzerine gitmiyordum. Daha sonraki günler bu konularda daha samimi olmuştuk.
Bir akşam eve gelirken 6 şişe bira getirmiştim. Babamlar evde olmadığından içmemde bir sakınca yoktu. Serpil bu konuda ağzını bile açmamıştı. Ona, “Sen de içsene kız!” dedim. Serpil, “Töbee töbee, delimisin sen yaa!” diyor, içmek istemiyordu. Ben de, “İç şunu kız, birşey olmaz!” diyerek ısrarımı sürdürüyordum. Sonunda, “İçerim, ama sarhoş olursam sorumlusu sensin!” dedi. Hem müzik dinliyor hemde içiyorduk.
Serpil ikinci bira şişesini bitirdiğinde, kelimeler ağzında yuvarlanıyordu, gözleri kaymış, ne dediğini bilmez haldeydi. Serpil, “Başım dönüyooor, ben şimdi sarhoş mu olduummmm?” derken kahkalara boğuluyordu. Alışkın olduğum için, bir iki bira, beni etkilemiyordu. Ben kendimi konrol ederken, Serpil kendini kaybetmeye başlamıştı. Nışanlısıyla ilişkisinin ne düzeyde olduğunu öğrenmek istiyordum. Ben sordukça, yarım yamalak anlatmaya çalışıyordu. Anlattığına göre, öpüşme ve ellemelerin dışında henüz ilişki yaşamamışlardı. Nışanlısı daha fazlasını isterken, kendisinin buna izin vermediğini söylüyordu.
Vakit ilerledikçe Serpil kendinden geçiyor, sarhoş oluyordu. Daha fazla dayanamadı ve koltuğa uzandı. Kısa bir süre sonra da sızdı ve uykuya daldı. Öyle tatlı, öyle güzeldi ki, bakmaya doyamıyordum. Sırtüstü yattığı için, badinin içine sıkışan göğüsleri pramit gibi duruyordu. Birkaç kez, “Serpiill! Serpiill!” diye seslendiğim halde, ölü gibi yatıyordu. Cesaretimi toplayıp yanına yaklaştım. Dizlerimin üzerine çömelerek birkaç kez dürttüm. Kıpırdadığında, bir bacağı koltuktan kayarak yere değdi. O anki görüntüsü dayanılır gibi değildi. Açılan bacakları amını da ortaya çıkarmıştı. Eşofmanın içindeki am, ortadan ikiye bölünmüş gibiydi. Şişkin yuvarlak amı, beni inanılmaz heyecanlandırmıştı. Zaten kalkmış olan yarrağım, bu görüntü karşısında zonklamaya başlamıştı.
Başımı bacaklarının arasını sokup, eşofmanın üzerinden amını koklamaya başladım. Amını koklarken, neredeyse boşalacaktım. İnanılmazdı ve harika kokuyordu. Dokunmak istiyordum, ama cesaret edip amına dokunamıyordum. Bendeki istek ve arzu büyüdükçe, kendimi frenliyemiyordum. Ne olacaksa olsun düşüncesiyle, eşofmanın üzerinden amına dokundum. O an zevkten titremiştim. Amının girinti ve çıkıntılarını parmaklarımla yoklarken, şeklini şemalini öğrenmeye çalışıyordum. Eşofmanı inceydi ve ellemesi daha kolay oluyordu. Amını görmek için eşofmanı araladım. Minik külotu, amının kıllarını bile kapatmıyordu. Giydiği külot tanga olunca bu görüntü kaçınılmazdı. Amının üst kısmına bakarken daha fazlasını görmek istiyordum. Bunun için eşofmanını çıkarmam gerekiyordu. Salonda çıkaracak olsam, uyandığında söyleyecek kelime bulamazdım. Dürtükleyerek, “Kalk kız burda uyuma, yatağına git yat!” diye seslendiğimde, sadece anlamadığım birşeyler mırıldandı, hepsi o kadar.
Koltuk altlarından tutarak ayağa kaldırdım. Kucaklayıp odasına taşıdıktan sonra, yatağın üzerine sırtüstü bıraktım. Işığı açıp ayak dibine oturdum. Derin bir nefes alarak, eşofmanın lastikli yerinden tuttum, bacaklarından yavaş yavaş sıyırarak ayak uçlarından çıkardım. Şimdi üzerinde sadece siyah tangası kalmıştı. Amını bile kapatmayan bu küçük bez parçasını indirirken kalbim duracak gibiydi. Sonunda onu da çıkardım. Daha iyi görmek için bacaklarını dizinden kırarak yanlara doğru açtım. Şimdi amı tamamen ortaya çıkmıştı. Karşımda mükemmel bir manzara vardı. Uzun kılların arasındaki yarık boydan boya uzanıyordu. Amının dudakları, sağlı sollu ağız kısmını kapatıyordu. Klitorisi ise küçük, ama diriydi.
İncelemeye devam ederken, yarrağım kalkmış zonkluyordu. Çıplak kalçaları, kocaman görünüyordu. Daha sonra, ayak bileklerinden tutup bacaklarını yukarı ve yanlara doğru açtım. Kalçaları kabak gibi ortaya çıkmıştı şimdi. Siyah kıllarla çevrili götdeliğinin varlığı anlaşılmıyordu bile. Amının sıcaklığı yüzüme vururken, sanki sidik kokuyordu. Burnuma vuran bu koku, en kaliteli parfümden bile daha etkiliydi. Tüm cesareti toplayıp dilimi amına değdirdim, sonra da yavaş yavaş yalamaya başladım. Tuzlu bir tadı vardı. Tuzlu olmasına rağmen hoşuma gitmişti.
Uyanma ihtimali vardı. Daha dikkatlı olmam gerektiğini düşündüm. Kafamdaki düşünce nedeniyle bacaklarını yavaş yavaş bıraktım. Bu görüntüyü ölümsüzleştirmem lazımdı. Bir daha böyle bir fırsat yakalayamayabilirdim. Gittim salondan telefonumu aldım geldim. Amını ve götünü en ince ayrıntısına kadar çekip telefonuma kaydettim. İlerki günlerde 31 çekmemem için harika bir yatırımdı. O ana kadar, boşalmamak için kendimi zor tutmuştum, artık boşalmak istiyordum. Serpil’in amına bakarken, çeşitli fantaziler hayal etmeye başladım. Onu sikmek, amına sokmak istiyordum, ama bu mümkün değildi. Hayal bile olsa girip çıkmaya başladım. Bir iki dakika içinde titremeye başladım. Büyük bir zevk kasıklarımı sararken daha fazla dayanamamıştım. Saniyeler boyunca boşaldıkça boşaldım. Yarrağımdan fışkıran döller çarşafı berbat etmişti. Ama bu umrumda bile değildi. Bu benim için unutulmaz bir andı ve bunu doyasıya yaşamak istiyordum.
Birkaç dakika sonra iyice rahatlamıştım ve kendime gelmiştim. Önce tangasını, ardından eşofmanını giydirip üstünü başını düzelttim. Çarşafına dökülen döllerimi temizledikten sonra her hangi bir olumsuzluk varmı diye etrafa baktım. Sadece döllerin ıslaklığı kalmıştı çarşafta, o da önemli değildi, hava sıcak olduğu için sabaha kadar kuruyacağından emindim. Işığı kapatıp odadan çıktım.
Ertesi gün uyandığımda saat 12:00’ye geliyordu. Serpil işe gitmişti. Odasını kontrol ettiğimde çarşafın değiştirilmiş olduğunu farkettim. Kirlilerin konduğu sepete baktığımda, tanga, eşofman bir de çarşaf, aynı yerdeydi. Acaba birşeyler anlamışmıydı diye doğrusu çok merak ediyordum.
Akşam saat 22:00 gibi eve geldiğimde, Serpil yemek yapmış beni bekliyordu. Geç geldiğim için, “Nerde kaldın yaa? Saatlerdir seni bekliyorum. Seni beklediğim için ben de yemedim!” diye sitem etmesi, bir an canımı sıktıysa da, yüzündeki gülümseme beni yumuşatmıştı. “Özür dilerim kız, açlıktan ölmeni istemem! Sonra bizimkiler ne der!” dedim. Serpil, “Sen özür dilermiydin Gökay?” diye takıldı. Ben de, “Biricik kardeşimden özür dilemeyeceğim de, kimden dileyceğim kız!” dedim. Bu lafıma teşekkür etmişti.
Sonra konuyu önceki akşama getirdi, “Akşam ne olduğunu bile hatırlamıyorum. Çok mu sarhoş oldum?” diye sordu. Ben de, “İki bira içtin kendinden geçtin. Ayakta bile duramıyordun, odana taşırken anam ağladı. Ne kadar ağırsın kız!” diye takılınca, Serpil, “Saçmalama!, sadece 55 kiloyum, sence 55 kilo çok mu?” dedi. Kızlar kendisine kilolu denmesinden hoşlanmadıkları için özlllikle böyle söylemiştim. Şaka yaptığımı anlayınca da gülmeye başladı. O akşam birşey olmamış gibi yemeğimizi yedik, TV seyrettik.
Sonraki günler normal şekilde geçiyordu. O işine gidip gelirken, ben de öylesine takılıyordum. Serpil nişanlısıyla buluşmaya devam ederken, bu buluşmalar bazen geç saatlere kadar sürüyordu. Bir akşam eve döndüğünde yüzünün asık olduğunu farkettim. “Ne o kız? Yüzünden düşen bin parça!” diye takıldım. “Yok birşey!” dedi, ama bira içtiğimi görünce, gitti bir bardak getirdi ve “Bana da doldursana, içmek istiyorum!” dedi. Bir şişe de ona açtım ve bardağını doldurdum. Bardağı aldığı gibi yudumlamaya başladı, bir dikişte hepsini içti. Bu durumu görünce, “Hop hoop! Biraz yavaş iç!” dedim. Aslında içmesi benim işime geliyordu, geçenki gibi sarhoş olamsını istiyordum. İkinci kez bardağını doldurdum. Bir iki tane kuru yemiş ağzına attıktan sonra, tekrar yudumlamaya başladı. Nışanlısıyla tartışmış gibi bir hali vardı. Kızgınlığı yüzünden okunuyordu.
Biraları ard arda götürürken, bu durum hoşuma gitmişti. Onu izlerken, o akşam yaşadıklarım aklıma geldi. Nasıl bir amcığa sahip olduğunu çok iyi biliyordum. Bu gün üzerinde diz boyu bir etek vardı. Etek bol olduğundan, eteğin kenarlarını, bacaklarının altına toplamıştı. Dizine kadar görünen bacaklar, pürüzsüz tertemizdi. Ağda veya epilasyon yapmış olmalıydı.
Dördüncü bardağı yudumlarken, kelimeler ağzında yuvarlanmaya başladı. Ne dediğini kendisi bile bilmiyordu. Saçma sapan konuşurken, kendi kendine gülüyordu. Bu kez geçenkinden daha fazla içmişti. Kontrolden çıkmaya başlamıştı. Sağa sola eğilirken, yapışık bacakları zaman zaman açılıyordu, bembeyaz bacakları baldırlarına kadar görünüyordu. Anlar diye endişelenirken, bakmadan da yapamıyordum. Bu görüntü yarrağımı hareketlendiriyordu. Öne doğru eğilip gizlemeye çalışırken, kalp atışlarım da hızlanmıştı.
Sonra Serpil, “Lavobaya gitmem lazım!” diyerek yerinden kalktı. Yanımdan geçerken kendini sıktığını farkettim, sıkıştığı her halinden belli oluyordu, nerdeyse altına işeyecekti. Tuvaletin kapısını açtı ve içeri girerken, ‘Zoorrt!’ diye osurdu. Küfürler ederek tuvalete girdi. İçtiği biralar onu işemeye zorlamıştı. Öyle tazyikli işiyordu ki, işeme sesi salona kadar geliyordu. Hem işiyordu, hemde zaman zaman osuruyordu.
Tuvaletten çıktıktan sonra odasına gitti. Aradan bir müddet geçtiği halde, Serpil’den ses seda çıkmamıştı. Ne olduğuna bakmak için odasına yöneldim. Odasındaki ışık yanıyordu. Ne yaptığını öğrenmek için sessizce yaklaştım. Açık olan kapıdan içeri baktığımda, yüzü koyun uzanmış yattığını gördüm. Kalçalarına kadar açılmış olan etek, süt beyaz bacaklarını ortaya çıkarmıştı. Biçimli olan çıkık götü çok güzel görünüyordu. Cesaretimi toplayıp içeri girdim içeri. “Serpiil! Serpiil!” diye seslendim. Herhangi bir şekilde de olsa tepki vermiyordu. Kendinden geçmiş, derin bir uykuya dalmıştı.
Bunu fırsat bilerek yanına oturdum. Süt beyaz bacakları tertemiz görünüyordu. Kalçalarını örten eteğini yavaş yavaş beline doğru çektim. Şimdi önümde harika bir manzara vardı. Kalçaların arasına sıkışan külot, iki dağın arasından akan dere gibiydi. Açık mavi külotu çok seksiydi. Kalçalarındaki lekeler dikkatimi çekmişti. Dikkatle incelediğimde, gördüklerime inanamamıştım. Kalçalarındaki morarmalar, parmak izine benziyordu. Bunu yapanın kim olduğunu anlamak için kahin olmaya gerek yoktu. Sanırım nışanlısıyla sevişmişti. Kızmıştım, ama bunları düşünmenin sırası değildi.
Daha önce kıllı olan yerler, tertemiz kaymak gibiydi. Hafiften tenine dokundum. Avucumun içiyle, önce bacaklarını, ardından kalçalarını okşamaya başladım. Bu inanılmaz bir duyguydu. Serpil öylece hareketsiz yatıyordu. Okşamalarım çoğaldıkça, kendime olan güvenim de artıyordu. Cesaretimi topladıktan sonra, külotunu çıkarmaya karar verdim. Lastikli yerleri belini sıkmıştı. Yanlarından tutarak yavaş yavaş sıyırmaya başladım külotunu. Birkaç saniye içinde külottan da kurtulmuştum. Serpil’de halen hareket yoktu. Kalçaları tüm ihtişamıyla meydandaydı. Bir ara kıpırdar gibi oldu. Bu kıpırdama işimi kolaylaştırmıştı. Sağ bacağını Yana doğru açarken dizine doğru kırmıştı…
Gördüğüm manzara olağan üstüydü. Kılları temizlenmiş olan amı, kabak gibi parlıyordu. Ortasını ikiye bölen çizgi, şimdi daha net görünüyordu. Kalçalarının arası kızarmıştı. Bu kızarıklık, külotun sürtünmesinden olabilirdi. O an kendimce öyle düşünmüştüm. Elimi uzattıp amını yoklaklarken, çizginin arasında sıkışan küçük dil harika görünüyordu. Ortadan ikiye bölünen yeri hafif hafif okşuyordum. Bir müddet okşadıktan sonra, amının dudaklarını parmaklarımla gerdim. Deliğine bakarken, içim gitmişti. Bakire olduğu her halinden belli oluyordu. İşeme yerinin altında küçücük bir deliği vardı. Parmaklarımı çektiğimde, amının dudakları diri ve sert olduğundan, ağız kısmı anında kapanmıştı.
Bir yandan Serpil’i incelerken, diğer yandan yarrağımı okşuyordum. Daha önce kıllı olan arka deliği, eminim şimdi tertemizdi. Arka deliği merak ederek kalçalarına yöneldim. İki yandan tutarak kalçalarını gerdiğimde, gördüğüm manzara beni ürkütmüştü. Kendi kendime, (Bu ne böyle?) diye söylenirken, inanamıyordum. Daha önce küçücük olan delik, sanki büyümüştü. Götünün deliği, şişenin ağzı gibi açılmış, içi görünüyordu. O an aklıma nişanlısı Ferit geldi. Belli ki Serpil’i götten sikmişti. Birkaç saat önce siktiği için, deliği halen gevşek duruyordu. Gördüklerimden inanılmaz şekilde heyecanlanmıştım. Bu duruma daha fazla dayanamadım ve birden kasılmaya başladım. Müthiş bir zevkle boşalırken, külotumu berbat etmiştim.
Banyoya giderek pislenmiş olan giysilerimi çıkardım. Serpil’in akşamki durumu aklıma geldi, eve geldiğinde kızgın olmasının nedenini şimdi daha iyi anlıyordum. İyice temizlenip banyodan çıktım. Odasına döndüğümde, Serpil halen aynı pozisyonda yatıyordu. Kendimi toparlayıp ikinci kez kalçalarını gerdim. Ağzımda birikmiş olan tükürüğü, götünün deliğine tükürdüm. Parmağımla tükrüğü yedirdikten sonra parmağımı deliğe bastırdım. Kaygan olan parmak, rahat bir şekilde içine girmişti. Yavaş yavaş ileri geri hareket ettirmeye başladım. İçinin sıcaklığı parmağımı yakıyordu. Sonra iki parmağımla denedim. Yine kolay girmişti. Parmak sayısını artırdıkça, götünün deliği halen kabul ediyordu, ağız kımı açıldıkça açılıyordu. Bir müddet, dört parmakla devam ettim. Elimi çektiğimde, ağız kısmı anında kapanmıştı. Götünün deliğini, 10-15 dakika boyunca parmaklarımla sikerken, Serpil’den gık bile çıkmamıştı.
Bu sırada yarrağım kalkmış, demir gibi sertleşmişti. Artık karar vermeliydim. Bu fırsatı kaçırırsam, böyle bir şans bir daha yakalamayabilirdim. Ya şimdi, ya hiçbir zaman. Bunu mutlaka denemeliydim. Bacaklarını iki yana doğru açtım. Belinden tutup geri doğru çektim. Azda olsa domalma pozisyonuna getirdim. Vücudumu bacakların arasına yerleştirdim. Götünün deliğine bolca tükürdüm. Yarrağımıda kayganlaştırdıktan sonra, artık engel kalmamıştı. Sertleşmiş olan yarrağımı, ağız kısmına dayadım. Ağırlık vermemek için kollardan destek alırken, yüklenmeye başladım. Kafası girdiğinde heyecandan titriyordum. Biraz daha, biraz daha derken, yarısına kadar soktum. Yarrağımı saran delik, inanılmaz zevkliydi. İleri geri hareket ederken, yavaş yavaş hızlanmaya başladım. Tanrım ne müthiş zevk bu böyle! İlkkez birini götten sikiyordum, o da üvey kızkardeşimin götüydü.
Zaman ilerledikçe, derinlere sokmaya çalışırken, zevkten uçuyordum. Kayganlık azaldığında, geri çekilerek tükrüğümle kayganlaştırıyordum. Sonra tekrar sokuyordum. Birkaç dakikadır, daha önce yaşamadığım zevkleri yaşıyordum. Serpil’in götünü sikerken, kim olduğunu unutmuş gibiydim. Yarrağımı sonuna kadar bastırırken kalçaları kasıklarıma değiyordu. Kalçaların yumuşaklığı gerçekten harikaydı. Dakikalardır sikerken, şimdi daha rahat hareket ediyordum. Delik gevşemiş iyice açılmıştı. Ama yinede müthiş zevk alıyordum.
İkinci kez olduğu için boşalmam uzun sürecekti. Daha fazla dayanacağımı düşünmüyordum. Ama zevk dalgası tüm bedenimi sararken, boşalmak üzere olduğumu anladım. Boşalma öncesi, hızlı hızlı sikerken karar vermem gerekiyordu. Karar vermeye fırsatım bile olmamıştı. Götünün derinliklerine büyük bir zevkle boşalmaya başladım. Birkaç saniye boyunca, tüm döllerimi götünün içine boşaltmıştım. Bir müddet içinde kaldıktan sonra üzerinden çekildim. Az da olsa pişmanlık hissine kapılmıştım. Sabah olduğunda anlamasından endişe duyuyordum, mutfaktan bir koşu peçete getirdim. Peçeteyle kalçalarını silerken, gözüm amına takıldı. Parmağımla yokladığımda, bunun am suyu olduğunu farkettim. Boşaldığım için amı ilgimi çekmiyordu. Önce külotunu ayaklarından sokarak giydirdim, ardından eteğini aşağıya doğru çekerek bacaklarını kapattım. Işığı söndürüp çıktım.
Banyoya girip güzel bir duş aldım. Sonra da odama gittim, yatağıma uzandım. Az önceki yaşadıklarımı düşünürken derin bir uykuya dalmışım.